Yeniden gözünü dünyaya çevirdi

Denizli'de ayakkabı boyası imalatında yarım asırlık bir döneme damgasını vuran ve Türkiye'ye açılan Talay Boya'yı günümüze kadar taşıyan Aykut Talay ile mesleğin geçmişi, bugünü ve yarını üzerine söyleşi gerçekleştirdik.

Aykut Talay, “Ben yaşım itibariyle yoruldum. Artık elimle yaptığımı makine yıkayıp yapacak. Daha seri çıkacak. Bu sayede Türkiye'ye değil; dünyaya hakim olmak istiyorum. Talay'ı herkes görmeli, duymalı, okumalı!

KOSGEB’in destekleri ve Denizli Terziler, Tuhafiyeciler, Konfeksiyoncular, Giyim Sanatkarları Odası öncülüğünde hayat geçen “Yaşayan Kültür Mirası İşletmeler Destek Programı”ndan yararlanan işletmelerden biri olan Talay Boya’yı sizler için mercek altına aldık. Medya Karapınar’ın medya ayağını üstlendiği proje kapsamında Denizli’nin en eski boya imalatçısından biri olan ve mesleğin günümüze kadar ayakta kalan tek temsilcisi olma özelliği taşıyan Aykut Talay ve işletmeyi daha yakından tanıyalım.

Aykut Talay kimdir?

1953, Denizli doğumluyum. Baba mesleğini devam ettiriyorum. Babam 1971 yılında vefat etti. Babam öldükten sonra biz küçük olduğumuz için kaydımızı annemize yaptırdık. Hep yanımda abim vardı. 1971 yılında Denizli Lisesi’ni 1. sınıfta terk ettim. Buraya abimin yanına hem iş öğrenmeye hem de yardım etmeye geldim. Meslek olarak ilerlemek iyi oldu. Annemiz emekli olunca BAĞ-KUR’u abimle üstümüze aldık ve işleri devam ettirdik. Abim 2003’te emekli oldu ve buradan ayrıldı. Tek başıma devam etmeye başladım. Oğlum da bana cesaret verdi, güç verdi. İngilizce bölümünü bitirdiği halde, “Baba ben buraya gelip dede mesleğini sürdüreceğiz” dedi. İlk zamanlar benim fikir ve görüşlerimle ters düştük. Onun okul, tahsil ve görüşleri daha başkaydı. Bizim esnaflıkta çocukluktan yetişmemiz daha başkaydı.  Ama mantıklı ve hareketleri çok doğruydu. Bina olarak buradaydık ama küçüktü. Tek kattı burası. Sonradan eklemeler yaptık ve şimdi 4 katlı binamızda hizmet veriyoruz.

Mesleki düsturunuz nedir?

Biz hiçbir zaman kimseyi kandırmadık, kimseyi aldatmadık, hileye kaçmadık. Herkesi eşit tuttuk. Köylüsü, şehirlisi, valisi olsun herkese bir davrandık. Çok darbe gördük, sarsıldık ama yıkılmadık.

Ayakkabının hammaddesi çam sakızı, balmumu, zeytinyağlı sabundur. Bunların karışımı mutlaka var ama püf noktası da var. Bizde kimyasal hiçbir şey yok. Hiçbir zaman bir şey katmadık, kullanmadık.

Türkiye’ye açılmak zor değil mi? O dönemim şartları nelerdi?

Biz aslında Türkiye çapında yayılmıştık. Annemiz 7 sene önce vefat etti ve sonrasında aile içi sorunlar yaşadık. Bu nedenle meslekte biraz geride kaldık. Kendi kendimize başarımızı gölgeledik. Diyarbakır, Gaziantep, Mersin’e boya gönderiyorduk. Diyarbakır’a gönderdiğimiz zaman olayların çok olduğu bir dönemdi. Doğru düzgün çalışamıyorduk. Akşam üstü 16:00’dan sonra sokağa çıkamıyorduk. Yasaklar, kavga ve ölüm korkusu vardı. Ama biz yılmadık, devam ettik. Kendi kendimizi yıktık. Ben artık çok yoruldum, yıprandım. Sabahın 05:00’da gelip akşam yatsı namazında gittiğimi hatırlıyorum. Bu kadar kısıtlı zamanda Türkiye’nin her yerine boya yetiştiriyorduk. Günde bin tane boya çıkartıyorduk. Günde bin boya demek ayda 30 bin tane demek.

Bütün kadınların korkulu rüyası deterjan. Yıkıyorlar bozuluyor, bize getiriyorlar. Geri dönüştürüyoruz, daha güzelini yapıyoruz. Çünkü firma en iyi boyayı kullanmıyor. Kullanmamasının sebebi çok pahalıya mal oluyor. Ama bizim gayemiz öyle değil. Bizim gayemiz daha iyisini yapmak için en iyi boyayı getirttiriyoruz. Kimseyle rekabet yapmayacağımız için çekinmiyoruz, en iyisini yapmaya çalışıyoruz.

Babam işi kendi kendine öğrenmiş. Ben işin içinde olmama rağmen hala nasıl öğrendiğini anlayamıyorum. Bildiğim halde aklım ermiyor.

İmalat aşamasında neler yaşadınız?

Badem yağımız var, orijinaldir. Ayakkabıyı ve deriyi yumuşatır. Tesadüfen yeni bir şey öğrendik; sanayideki arkadaşın göğsü yanmış. Badem yağından alıp sürdü, yanığa da iyi geldi, acısını aldı. Leke de bırakmıyor, yanık izi kalmıyor. Her şey doğal. Eskiden herkesin ayakkabısı kıymetliydi. Ama şimdi gençler hiç iyi olmayan şeyi giyiyorlar, spor ayakkabı giyiyorlar. Sağlıklı değil, aynı zaman da 3 veya 6 ayda o ayakkabılar atılıyor. Boyanmıyor çünkü yıpranıyor. Boya, iki adım yürü o ayakkabı tozu hemen çeker veya hemen sürdüğün zaman parlar. Aslında bir mucize daha var. Bunu bu zamana kadar kimseye anlatmadım. Bazı bilemediğim şeyleri babam rüyama gelip anlattı. “Bunu neden böyle yapıyorsun, niye çok katmıyorsun?” diyerek kulağımı çektiğini biliyorum.

Ben artık yaşım itibariyle yoruldum. Artık elimle yaptığımı makine yıkayıp yapacak. Daha seri çıkacak. Bu sayede Türkiye'ye değil; dünyaya hakim olmak istiyorum. Talay'ı herkes görmeli, duymalı, okumalı!

AHMET CAN: TÜRKİYE’DE BİRİNCİYİZ

Denizli Terziler, Tuhafiyeciler, Konfeksiyoncular, Giyim Sanatkarları Odası Ahmet Can, KOSGEB tarafından destelenen projenin önemine işaret ederek, “Proje kapsamında en çok başvuru ve destek alan iller sıralamasında Denizli ülke genelinde ikinci sırada yer aldı. Müracaatların kabulü aşamasında da Denizli şu anda birinci. Biz bunu şuna bağlıyoruz; bütün işlemlerini kendimiz yaptık. Çünkü burada aracı yok. Direk KOSGEB’le esnafın yapacak olduğu bir işlem. Ama ürünlerin ve fotoğrafların yüklenmesi aşamasında birçok kişi bu aşamayı geçemiyordu. Biz bunu kendi oda personelimizle beraber tek elden yapmanın daha iyi olacağını düşündük. Personelimizde bu konuda tecrübeli olduğu için müracaatlar daha hızlı bir şekilde ilerledi. Aykut ağabeyimiz de o müracaatları kabul olanların bir tanesi.  Yorgancılar var, hallaçlar var, değişik mesleklerden olan kişiler de var. Şu an da müracaatları kabul aşamasında ve birçoğu makine sahibi de oldular” dedi. 

YARIN ASRI GERİDE BIRAKTI

Talay Boya’nın 54 yıllık bir işletme olduğuna dikkat çeken Ahmet Can, “Oda kaydı olarak yaklaşık 42-43 yıldır, meslek olarak da 53-54 yıldır bu mesleğe devam ediyorlar. Tabi eski geleneksel yöntemlerle devam ediyor. Bu geleneksel yöntemlerin yanında iyi bir makine teçhizatıyla beraber geçmişten gelen kültürle gelecekteki kültürü birleştirmiş olacak. Yani KOSGEB’in vermiş olduğu destekle makine alımı sağlanmış olacak. Kaliteyi daha üst seviyeye çıkararak, doğallığı da bozmadan makineyle beraber işler daha da hızlanmış olacak. Daha kaliteli bir ürün ortaya çıkmış olacak. Talay’ı herkes görmeli” ifadelerini kullandı.