Dünya, tarihinde ender görülen salgınlardan biriyle boğuşurken mevcut düzenin reaksiyon gösterememesi sonucunda salgın felaketi sonrası bambaşka dertler ortaya çıktı. Politikasızlığın ya da yanlış politikaların bedeli, daha henüz anlaşılmaya başladı. Bu kadar hızlı artan para arzı ve buna paralel salgın sebebiyle bozulan tedarik zincirinin göstere göstere enflasyon, boy göstermeye ve güçlenmeye devam ediyor. Göz göre göre yapılan yanlışlar, alınmayan ya da alınmakta geç kalınan kararlar, tüm dünya için çanların çalmasına sebep oluyor.
Geçen hafta yazdığımız uzun yazıda, Dolar/TL kuru haricindeki hemen her tahminimizde başarılı olduk. Dikkat çektiğimiz Dolar Endeksi ve Euro/Dolar paritesi haftanın en çok konuşulanları arasına girdi, ons altın kanadındaki satış da beklediğimiz üzere devam etmişti. Bu yazıda da yine tahminlerimizi sıralayacağız fakat sermaye piyasalarından önce konuşulması gereken daha ciddi makroekonomik göstergeler olduğu aşikar. FED ve Euro Bölgesi başta olmak üzere çekirdek enflasyonun güçlenmesi, beklentilerde herhangi bir değişikliğin gözlenmemesi sıkılaştırmanın artarak devam edeceğini bize gösteriyor, Buralardaki sıkılaşmanın yanında, Çin tarafının da beklentilerin altında gelen büyüme rakamları ve artan vaka sayıları durgunluk senaryosunun habercisi gibi gözüküyor. Dahasını da anlatmaya gerek yok çünkü geçen hafta bolca bu risklerden bahsetmiştik ancak sonuçları beklenenden daha sert olabilir. Şimdilik yalnızca stagflasyon ve resesyon kavramları kapsamında bir gelecek çizilse de enerji krizinin ayak sesleri şimdiden geliyor, gelişmekte olan ülkeler için ödeme dengesi krizleri ilerleyen günlerde konuşulabilir. Kaldı ki bunlar yalnızca ülkemizin de problemi değil. Bu yüzden şimdiden hazırlıklı olmak, planlamalarda alternatifler bulundurmak hem biz vatandaşlar hem de devlet için yerinde olabilir. Ülke ekonomisine geldiğimiz vakit artık çarelerin tükendiği aşamalara yakın olduğumuzu görmekteyiz. Sürekli zikrettiğimiz 5 Yıllık CDS primlerimiz 900 bandını yoklamış durumda. İhracatçı şirketler borsada birer birer satış yerken, ithalat rekorları kırdığımız şu dönemde cari açıkta bir iyileşme beklemek de mümkün gözükmüyor. İhracatçıyı desteklemek için rekorlar kırdırılan kur ve yeni ekonomi modeli altında yapılan kontrollü devalüasyon, yerini kuru baskılamak için kırk atla atma, şark kurnazlığı aramaya bıraktı.
Geç kalınan kararlar yüzünden bozulan ekonomik beklenti ve göstergeler, Asya’da hâlâ devam eden riskler, arz yönlü baskıların henüz geçmemiş olması, enerji krizinin kapıyı çalması, güçlenen dolar ve artan faizler yüzünden para bulmakta zorlanacak gelişmekte olan ülkelerin kısa vadeli borçları ödemekte yaşayabileceği zorluklar, ne alsa zarar eden, nakitte kalsa da parası eriyen yatırımcı, küçülmesi beklenen ekonomiler, kıtlık senaryoları… Günlük tartışmaların, manasız heveslerin, deney yapmanın ya da bilinçli beceriksizliklerin zamanı değil, işler ciddileşiyor, fragman bitti bitecek asıl film şimdi başlıyor. Avrupa’da politikacıların istifası gelmeye başladı, muhtemelen arkası da gelecek. ABD’de Biden’ın koltuğu devrildi devrilecek. Bu sebeple gidişatı iyi izlemek ve yaşadığımız bu bindirmeli enflasyonun üç basamaklara ulaşmaması için artık bir şeyler yapmak zorundayız.
Ancak şu bir gerçek ki artık yeni bir dönemdeyiz hem küresel hem de ulusal olarak politikacılara yaranmak için alınan kararla bizi minareden attılar şimdi de bizi tutmaya çalışıyorlar. Umarım düşeceğiniz yeri kestirebilirler…