Aklımızdan çıkmaması, acısının hafiflememesi ve ders diye çalışılması gereken elim bir doğal afet ve vahim sonuçlarıyla yüreğimizin burkulduğu günler geçiriyoruz. Canlarımızı, hatıralarımızı, kadim topraklarımızda yükselen medeniyet burçlarımızı kaybettik. Canlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralarımıza acil şifa dileyerek başlamak isterim. Ayrıca yaraların sarılması için seferber olan herkese, vicdanını ve yüce gönüllüğünü gösteren aziz Türk milletine de şükranlarımı sunarım.
Acımızın gölgesinde, cumhuriyetimizin yüzüncü yılı gibi önemli bir tarihte, geleceğimizin gidişatını belirleyecek kritik ve önemli bir seçim sürecine gireceğiz. Öncesinde bu kadar rüzgar estiren bu süreç, içine girdiğimizde fırtınalara, beklenmedik kararlara, ilginç hesap ve ittifaklara şahit olmamızı sağlayacak gibi duruyor. Elbette bu meselenin ilk etkileri siyasi ve sosyolojik olarak okunmalıdır. Ancak biz, bugün bu sürecin ülke ekonomisine ve finansal piyasalardaki yansımasını konuşmaya çalışacağız. Öncesinde, seçimin ülkemiz ve milletimiz adına hayırlara vesile olmasını diliyor, Türk milletinin iradesinin üzerinde hiçbir gücün olmadığını da hatırlatmak istiyorum.
Altılı masa krizi öncesine kadar Dolar/TL paritesinde biz ciddi bir baskılama görüyorduk. Fakat krizin hemen sonrasında seçim tarihinin de açıklanmasıyla birlikte TCMB’nin yavaş yavaş kuru serbest bıraktığını ve yine bankalara emir kağıtlarının geldiğini görmeye başladık. Süreç içindeki olası siyasi krizler, kur üzerindeki yükü artırabilir. Bu sebeple hükümet kanadının kuru kontrollü ve 19,05 seviyelerini aşmayacak şekilde yukarıya bırakacağını beklemek yanıltıcı olmayacaktır. Euro/TL tarafında ise dolar kuruna göre daha sert ve dalgalı bir seyrin sürdüğünü görüyoruz. Bunun sebebi de küresel ekonomiden kaynaklanan euro/dolar paritesindeki hareketler. Dolayısıyla, bu sürece dövizde girerek riski minimize etmek istiyorsunuz dolar tarafı daha stabil gözüküyor. Ancak bu stabilite riski minimize ettiği gibi getiriyi de sınırlı kılıyor. Bu sebeple ben kur tarafında çok ciddi bir hareket beklemiyorum.
Gram altın ve emtia tarafına gelince, kurdaki sınırlı alan ve küresel piyasalardaki riskin ciddi seviyelerde olması dalgalanmaları da beraberinde getirecektir. Ancak küresel riskler, altın onsun fiyatını destekliyor. Bu durumu farklı bir yazıda uzun uzadıya ele almak gerekeceği gibi kur ve gram altın arasında seçim yapmak zorunda kalırsanız gram altın tarafının getiri oranının daha yüksek olması muhtemeldir. Bir diğer enstrüman ise borsa. Borsada volatilitenin yüksek olacağını da söylemiştik, bu görüşümüz aynı şekilde devam ediyor. Ancak risklerin ve volatilitenin yükselmesi, borsanın hâlâ en iyi alternatif olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Bilançolardan gördüğümüz kadarıyla, birçok şirket ve sektör için en iyinin geride kaldığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla artık alınan her hissenin yükseldiği, tüyolarla ve Twitter fenomenlerinin pazarlamalarıyla hasbel kader para kazanılan dönem bitti. Artık seçici olmak ve finansal okur-yazarlığı temel düzeyde de olsa öğrenmek bir mecburiyet hâline geldi. Dolayısıyla doğru sektör ve şirket, seçim sürecinde de sonrasında da en iyi alternatif olmaya devam edecek.
Türkiye’de seçim süreci siyasi ve sosyolojik olarak fırtınalı geçse de finansal piyasalar için belirsizlikler ortadan kalktıkça riskler biraz daha azalacak. Ancak makroekonomik olarak konuşulması gerekenler, küresel olarak değerlendirilmeyi bekleyen ciddi meseleler mevcut. Bu tarz dönemlerde, portföyün bir kısmının risksiz ve likit varlıklarda bulunmasını tavsiye ederiz. Seçim fiyatlaması başlamıştır ve unutmayın bazen fiyatlamalar sonuçları da fısıldar…