İzmir fuar alanındaki Mermer ve Doğal Taş aksesuarları ile makineleri fuarına gittim. Göreve geldiği günden bu yana arı gibi çalışan hiç durmayan Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan, yönetim kurulu üyeleriyle kalabalık bir hayat halinde İzmir’e çıkarma yaptı. Biz de Denizli basın ordusu olarak yanlarındaydık. Çıkarma yapan bir başka isim de AK Parti Ekonomi İşleri Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı, ülkenin son Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci idi. Partisinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan ve bugüne kadar ki en yüksek oyu alan Zeybekci’ye İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ile çok sayıda ilçe ve belediye başkanı, eski belediye ve ilçe başkanı, başkan adaylarıyla partilileri de eşlik etti. Şunun net bir şekilde gördüm ki İzmir ve İzmirliler Zeybekci’yi sevmiş. O da onları... Her firmaya gitti; sadece Denizli ile sınırlı kalmadı. Hiç atlamadan aksatmadan her stanta sırayla uğradı, mermercilerin makinecilerin çalışanlarının tek tek elini sıktı; yüzler gülüyordu. Herkes samimiydi. Uzattığı el hiç geri çevrilmedi, hiç havada kalmadı. Herkes sıkıca tuttu, sıkıca sarıldı. Herkes bir şeyler ikram etmek, uzunca sohbet etmek istedi. Uzun zamandır seçim dönemi de dahil böyle sıcak bir atmosfer görmemiştim. Dikkatimi çekti. Üstelik bahsettiğim isim bir Denizlili, Tavaslı; yer ise en büyük siyasi rakiplerinin ana karargahı sayılan İzmir idi. İzmir’de belediye başkanı olarak icraat yapmak Sayın Zeybekci’ye nasip olmadı ama anladığım kadarıyla özellikle bakanlığı döneminde iş dünyasıyla kurduğu kontakt, diyalog her geçen gün artarak büyüyüp gelişmiş. Herkese bir şekilde dokunmuş gönlünü kazanmış. Çünkü hoş geldiniz diyen herkesin Ak Partili olması mümkün değildi. Gencinden yaşlısına kadını erkeğiyle herkesle zamanın dar olmasına rağmen mümkün mertebe konuştu, dertleşti. Herkes fotoğraf çektirmek istedi, kırmadı. Bunu neden yazdım? Özledik çünkü böyle sağlı sollu samimi ortamları, diyalogları. Üstelik Zeybekci Denizli’ye çalıştı, emek verdi. Yaptıkları ortada. Ancak bizim oğlan muamelesi gördü. Yeterince takdir edilmedi belki de. Özellikle bu şehir dışındaki ilgi ve sevgiyi gördükçe bu aklıma geliyor. Bu siyasi bir tercih meselesi değil. Denizli için hayatını adamış bir başka siyasi de bir başka isim de olabilirdi. Mesele aslında vefa!
ONSUZ DENİZLİ SİYASETİ SIĞ KALDI
Alışmıştık Denizli’ye dair konuları kamuoyunun gündemine sunup tartıştırmasına, tatlı sert siyasi polemiklere. Ama artık onlar da kalmadı, yeri kendi cenahında dolmadı, dolmuyor! Bu tabi ki bizim değil partisinin konusu/sorunu.
MESELE İSRAİL DEĞİL ASLINDA TÜRKİYE VE MAZLUM GAZZE
İşte tam ben bunları yazarken sosyal mecrada bir fırtına koptu gece gece. Zeybekci’nin İsrail ile ticaret hakkındaki bir soru üzerine söyledikleri çok büyük ses getirdi. Eski adıyla twitter yeni adıyla (x) çalkalandı. Halen de sosyal mecrayı sallıyor. Neler denildi neler ama ben bizzat dinledim kendisini aynen şunları dedi, fırtına kopunca döndüm baktım acaba ben mi yanlış anladım diye harfi harfine çıkardım sizin için de. Demiş ki: "İsrail'de çok önemli bağlantıları olan arkadaşlarımız da var! Yani, eyvallah, İsrail'in Filistin'de, Gazze'de Müslümanlara yaptığı soykırımı, katliamı, bebek katliamını, nefretle, şiddetle kınıyoruz, eyvallah, buna diyecek hiçbir şey yok ama diğer taraftan da ticaretin hiç kimseye zarar vermeyen bölümleriyle ilgili de… Bizim serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke, yani 6 satıp 1 aldığımız bir ülke İsrail. O anlamda, daha hassas olmamız davranmamız gerektiğine inanıyorum. Bununla ilgili arkadaşlarımızla da çalışıyoruz. Ekonomi koordinasyonuyla, ilgili bakanlarımızla, bunu gündeme alıp biraz daha hassas bir ayardan geçmesi gerektiğine, ben şahsen inanıyorum. İyi denetlenmeli!” Özetle, “İsrail’e ne gittiğine ve kime gittiğine iyi bakılmalı, ona göre ihracatına izni çıkarılmalı” dedi. Gayet net ve doğru bir tespitti. İhracat imkânın savaşlar vesaireler yüzünden her geçen gün daha da daraldığı ve zorlaştığı bir ortamda olaylara hissi değil de akılcı yaklaşmak en doğru tutum olacaktır. Çünkü kola dökmüyoruz. O kadar basit değil bu konu… İhracatçılarımızdan ve istihdamdan bahsediyoruz. İnsan olan hiç kimse Filistin’de yaşanan katliamı tasvip etmez, hele o kişi bir Müslüman Türk ise! Zeybekci de öyledir, bilenler bilir. Siyaset yapacağız takipçi toplayacağız diye yalan yanlış hesaplar trollerle kurulmuş bir ordu gibi geldiler gece gece üstüne üstüne. Demediklerini bırakmadılar. Açık bir karalama kampanyasına döndü. Böyel siyaset olmaz olsun. Bir benzeri başkasına da yapılsa aynı şeyi söylerdim, söylerim. Tüm doğruları ahirete mi saklayacağız? Bu dünyada da söylemek lazım. İşte tam bu noktada hani az önce vefa demiştim ya… Yine yalnız kaldı Denizlili Zeybekci! Kimse sesini soluğunu çıkarmadı. Kendi partilileri de en başta hem de. İhracatçıyı sanayiciyi korumaya çalışmanın nesi yanlış nesi suç? Ambargo, ekmeğini taştan çıkaran Muğlalı mermercileri bitirdi. İş yok, işletmeler kapandı. Yatırımcılar da işçiler de işsiz kaldı. Ben de merak ettim, dönüp baktım. Ne alıyoruz ne satıyoruz? Eski Bakanın dediği gibi, 1 alıp neredeyse 10 katını satıyoruz. Ve ihracat olarak gidenin çoğu gıda, alt yapı malzemesi vs ve çoğu da Filistin’e. İsrail Orta Doğu’daki en büyük pazarımız ama silaha dönüşebilecek malzemeler gibi stratejik bir ürün sattığımız da yok, vahşetine kaynak sağladığımızda. Buna rağmen en çok ihracat yaptığımız ülkeler arasında ilk 10’da bile değiller! Türkiye için bu kadar küçük fakat bazı sektörler için büyük çaptaki bir ihracatı mı tartışacağız? İşimize mi bakacağız? Denizli gibi ülkenin 9’uncu ihracatçı kenti olan bir şehrin sanayici kökenli bir siyasi isminin ihracatçı ve ticaret erbabı için başka bir şey söylemesi beklenemezdi zaten, bunun neresi yanlış? Kendi sanayicisine ihracatçısına işçisine sahip çıkmayan çıkmayacak bir iş insanı olur mu? Denizlililer bunları söylesin, yatırımcının hakkını arasın diye zaten onu başkente gönderdi! Ticaret Bakanının söylemesi gerektiğini söyledi diye taşlandı, taşlanıyor! Bakalım Denizli seyredecek mi yoksa sesini yükseltecek mi? Bu sermayenin de değil ülkenin sorunu. Öyle bir günde ticareti bitiriyorum diyemezsin. Yapılan anlaşmalar, atılmış imzalar ve bunların hukuki yaptırımları, sorumlulukları, cezai müeyyideleri var. Yatırımcıyı bir de bununla yormamalı, uğraştırmamalı!
ASIL HEDEF TÜRKİYE!
Her ne kadar hedef tahtasına Zeybekci konulsa da aslında hedef Türkiye ihracatı ve İsrail zulmü altında kan ağlayan Gazze’nin, zorda kalan Filistin’in tek destekçisinin/desteğini yolunun kesilerek çaresiz bırakılması! Mısır’daki kapalı kapıyı zorlayan da bu ülkeydi, bunu asla unutmamalı! Zeybekci üzerinden kirli bir siyasi oyun oynanıyor. Bu oyuna gelmemeli. Son olarak unutmadan dünyanın sektördeki üç büyük fuarından bir olan İzmir Marble’da Ticaret ve Sanayi Bakanı nerede? Enerji Bakanı nerede? Gelmediler. Zeybekci oradaydı. Gözler, onları da; görevdeki diğer bakanları da aradı.